featured

İlçe Müftüsü Solmaz ‘Hicret; İslam’a Gidiş, Günahlardan Kaçıştır’

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kırıkhan İlçe Müftüsü Mekki Solmaz Hicri Yıbaşının 1438. yılına girmemizden dolayı yazılı bir mesaj yayınlayarak ‘Bir hicri yılı daha geride bıraktık. Hicretin 1438. Yılına giriyoruz. Hayat sermayemizden bir yıl daha eridi gitti. Bu bir yılı karla mı kapattık zararla mı kapattık, burası son derece mühim. Yıllık muhasebe iyi yapılmalı. Muhasebesiz bir hayatımız varsa eğer iflasımız da kaçınılmazdır.’ dedi.

Hicret, Muhteşem bir yürüyüştür. Hicret, bir yerden başka bir yere göç etmek demek olduğunu belirten İlçe Müftüsü Solmaz ‘Hicret, kaçış değil, yeni bir zemin yoklamasıdır. Dini mübini İslam’ı Mekke-i Mükerreme’nin dağlarından kurtarıp dünyaya açacak bir yürüyüştür. İnsanı medenileştirmedir. Başka bir bakışla Medinelileştirmedir. Yani şehirlileştirmedir. Hicret, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in İslam tebliğinin çok önemli bir safhasıdır. İslamî tebliğin dönüm noktasıdır. Hicret, nebevî bir açılımdır. Mekke’yi çevreleyen tepelerin dışına çıkmak gibi gerçek anlamının yanında, dünyaya taşmaktır hicret. Tevhit sağanağının sele dönüşmesidir. Mekke’nin iflah olmaz şirk idraksizliğine karşın, Medine taraflarında doğan medeniyet güneşinin fitilini yakmaktı hicret.’ dedi.

Hicret kâfirlerden asla ve asla ‘din özgürlüğü’ talep etmemektir. Kâfirleri böyle bir özgürlüğü verebilecek bir merci olarak görmemek olduğunun altını çizen Solmaz açıklamalarına şu şekilde devam etti;

Kâfirlerden böyle bir özgürlük dilenemeyeceği için, Dinin ve dünyanın yegâne sahibi olan Allah’a iltica ederek, kâfirleri kendi küfürleri içinde debelenmeye terk ederek, Allah’ın rızasını aramaya devam etmektir. Hicret, aynı zamanda bir İslam davetçisinin gönlüne küserek hayatı/toplumu terk etmesinin, köşesine çekilmiş bir münzevî olarak ömrünü tamamlamasının mümkün olmadığının en bariz örneğidir. Elli üç yaşında bir insan, kendi şehrini terk ederek, başka diyarlarda yeni bir toplum inşa ediyor, yeni bir cemaat kuruyor ve savaşlarla, seferlerle, acılarla dolu bir siyasal hayata sanki “yeni başlıyoruz” dercesine, düğüne gider gibi gidiyor.

Hicret alabildiğine fedakârlıktır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ta küçüklükten beri rahatla/konforla pek tanışmamış bedeni için, Mekke ulularının şerrinden korunmak için üç gün gizlendiği ve bu süre zarfında kendisine yatak-yastık-yorgan olmuş Sevr mağarasının taşlı ortamı, kendisini bekleyen on yıllık Medine hayatının da sanki habercisiydi. Yani hicret, İslam davetçisinin yaşam koşullarını daha da ‘iyileştirmek’ için değil, sadece kendisini görevlendiren Rabbinin rızasını hak etmek için çalışıp çabalaması, bu uğurda kendisini bekleyen en olumsuz şartları dahi göğüslemesi kararlılığıdır. hicretin sınırları çok geniştir. Hicret insanın ruhunda olmalıdır. Mesela günü gününe eşit olan zarardadır. “Yarın başka türlü yaşayacağım” demek hicrettir.

İnsanlar için bir helal daire vardır, bir de haram daire… Haram daireden helal daireye göç etmek hicrettir. Günahlara tövbe edip, daha iyi bir hayata geçmek hicrettir. Kötü programlarda televizyonu kapatmak, iyi programlarda açmak hicrettir. Çok kazanç sağlandığı halde kötü meslekleri terk etmek hicrettir. Kötü arkadaşla görüşmemek, âlimlerin meclisinde bulunmak hicrettir. Yaşananlardan ibret almak hicrettir. Kısacası İslam’a uymayan halleri terk edip İslam’a uyan hallerle hallenmek hicrettir. Daha iyiye, daha iyiye gitmek hicrettir.

İşte hicretin bu gibi anlam zenginliklerini göz önüne aldığımızda, biz Müslümanların çıkartacağımız çok ders bulunmaktadır. Hicret aslında bizlerin ayıplarımızı yüzümüze vurmaktadır. Eksiklerimizi hatırlatmakta, kusurlarımızı daire içine almaktadır. Hicret, bizlerin köklü bir nefis muhasebesi yapmamız için iyi bir ara duraktır. Bizler sadece ve yalnızca Allah’ın razı olacağı hayatlara talip olmalıyız. Sadece Allah’ın belirlediği hayat tarzını yol edinmeliyiz. Sadece Allah’ın vaz ettiği Dini yaşam tarzı haline getirmeli, dünyada kurtuluşumuzun bu olduğunu, ahiret saadetine de ancak bu yolla ulaşacağımızı bilmeliyiz. Hicret, sıradan bir sivil eylem gibi ele alınamaz. Hicret, son zamanlarda sayısına yetişemeyeceğimiz, türünü takip edemeyeceğimiz kadar artan birtakım sosyal etkinliklerden bir “etkinlik” olarak kullanılamaz. Hicret bir kaçış değildir. Sıradan bir göç değildir…

Tarihin en büyük muhaciri olan Allah’ın Resulu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’ye binlerce kez salat ve selam ediyor, O’nun Mekke’den Medine’ye hicretini, Yesrib’in Medine’ye dönüşmesini, İslam davasının büyük miladı olan hicreti, Hz. Ömer’in, hicreti İslam takviminin başlangıcı olarak kabul edişini, asıl hicretin, Allah ve Resûlü’nün yasakladığı kötülüklerden hicret olduğunu hatırlamayı Rabbim cümlemize nasip etsin. Bu vesileyle Pazar günü gireceğimiz yeni hicri yılımızın hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İlçe Müftüsü Solmaz ‘Hicret; İslam’a Gidiş, Günahlardan Kaçıştır’

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir