featured

Maç severler, Siyaset Psikopatları ve Dizi kolikler!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yazı: Dr. Necmettin Çalışkan

Geçtiğimiz hafta sonu Bölge Toplantıları vesilesiyle Gaziantep’teydik, ilginç manzaralarla karşılaştık.

Hemen az ötede Gaziantep’in uzantısı sayılabilecek, eski ilçesi Kilis’e peş peşe roketler düşüyor, insanlar can pazarı yaşıyor, çaresizlik içinde kıvranıyordu.

Düşen roketleri devletlû yetkililer öyle bir anlatıyor ki, sanırsınız mahallede oyun oynayan çocukların topu, yan komşunun bahçesine düşmüş.  Abarttığımız sanılabilir, siz de duydunuz, Cumhurbaşkanı başdanışmanı da “yanlışlıkla düşmüş olabilir”! dedi. Başbakan Yardımcısı da benzer açıklamalar yaptı. Zaten basına yansıyan da birkaç tane tesadüfen düşen toplardan ibaretti.

İşin aslı öyle mi? Hayır. Bölgede bulunan herkes bizzat yaşayarak biliyor ki düşen roket sayısı resmi açıklamaların çok üstünde, sadece Pazar günü 50 civarında roket düştü.

Örnek olsun diye belirtelim; Kilis’te Suriyelilerin de yoğun olarak yaşadığı meskun mahal, Karataş semti,  Kanuni Sultan Süleyman mahallesindeki Kefre caddesine aynı gün 3 ayrı roket düştü, tahribatlar oluştu ve sonuncusunda cenaze ve yaralanmalar oldu.

Bugün halk Kilis’i tahliye edip çoğunlukla Gaziantep merkeze veya başka bölgelere  gidiyor. Kısaca –şehrin boşaltılması açısından- “Sur Vakası” Kilis’te yaşanıyor diyebiliriz.

***

Biz olayın başka boyutuna   dikkat çekmek istiyoruz. İdareciler olaylara seyirci kalırken, halk neyle meşguldü derseniz? Başlıktaki üç maddeyle özetleyelim.

Birincisi futbol heyecanı yaşıyordu. Sabahın erken saatlerinden itibaren akın akın insanlar Gaziantep Büyükşehir Belediye spor – Adanaspor maçı için yaşlısı genci, kadını erkeği çılgınca yollara dökülmüş, Antep sokakları Adanaspor taraftarlarıyla doluydu. Neymiş? Adanaspor yenerse şampiyon olacakmış. “Umudun adı Adana!”

Sokaklarda tepişen bu çılgınlıklarla birlikte, kaldıkları kalabalık yerlere sığamadıkları için  kendilerini sokağa atmış Suriyelilerin mahzun bakışları dikkatimi çekti. “Acaba ne oldu da bunlar bu kadar sevinç içerisinde?” diye şaşkın bakışlarla sorguluyorlardı.

Bir yandan da televizyonlarda Fenerbahçe-Trabzonspor maçında taraftarın sahaya girip hakem dövmesi, Ankara’da Ankaragücü – Amedspor maçında rakip takım yöneticilerine linç girişimi   heyecanla alkışlanıyordu.

Gaziantep’te bir başka ilginç durum da Cumartesi günü Başbakan Sn. Davutoğlu ile Almanya Başbakanı Merkel’in şehre gelişleri oldu. Zannedersiniz ki şehre büyük yatırım yapmaya, güzel işler yapmaya gelmişler!

Yollar, bayraklar ve pankartlarla süslenmiş,  afiş, raket  ve billboardlarda Merkel’in fotoğrafları ve “Yaşa Şansölye!” -Bu da bizden olsun- “Mücahit Merkel (!)” sloganları…

“En fazla mülteciyi barından ülkeye hoş geldiniz” gibi anlamsız cümleler etrafı sarmıştı. Buna kimin sebebiyet verip kışkırtıcılık yaptığı gibi arka planda çok soru barındıran bu cümleyle aslında “Avrupa’nın Toplama kampına hoş geldiniz” (!) demek istiyorlardı.

Merkel, buraya çözüm için değil, sırtımızı sıvazlayıp “Bir 50’lik daha atalım da bunların hepsiyle siz ilgilenin” demeye geldi.

İkincisi 23 Nisan Resmi Törenlerinde Sayın Cumhurbaşkanının, Ana Muhalefet Liderinin “elini sıkmaması” ve yine Cumhurbaşkanı’nın Adana programında, MHP’li Büyükşehir Belediye Başkanına protokolde yer verilmemesi / istiskale uğraması büyük bir zafer (!) olarak taraftarlarınca alkışlanıyordu.

Üçüncü olarak günlerden Pazar, televizyonlarda onlarca kültürümüzü ve inancımızı tahrip eden ahlaksız dizi ve filmlerin yanı sıra “Survivor” kepazeliğini seyretmeye toplanan milyonları söylemeye gerek yok sanırım.

Anlaşılan toplumda dejenerasyon üç noktada ön plana çıkmış.  Maç severler, siyaset psikopatları ve dizi kolikler…

Maç kolikler çılgınca, top uğruna her şeyini feda ediyor, bu uğurda adam dövüyor, dövmek ne kelime öldürüyor.

Siyaset psikopatları, dünyada yaşanan dramlar umurlarında  değil; futbol takımı tutar gibi reis ne dedi ne yaptı nereye gitti derdindeler. Tek işleri moda deyimle trollük ve yanlışlara macun çekmek.

Dizi kolikler ise aile ve ahlak mefhumunu kaybetmiş, başka gezegenlerde yaşayan canlılar. Hayat onlar için televizyon ekranlarından ibaret.

Gaziantep’ten aktaracağım son husus da, Nuri Mehmet Paşa Cami türbesinde bulunan, 105 yaşında vefat eden son dönem âlimlerinden Mehmet Emin Er Hoca Efendi’nin mezar taşında yazılı dikkat çekici şu cümle:

“Sakın ola ki benim gibi bir faniye aldanmayın, işte bakın öldük. Kurtulmak istiyorsan, Hz. Muhammed  (a.s) efendimizin yoluna uy. Sakın ola herhangi bir faniye aldanma!”

Hepimize ibret olması dileğiyle…

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Maç severler, Siyaset Psikopatları ve Dizi kolikler!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir