Samandağ Belediyesi Kadın Danışma Merkezi tarafından Tarsus’ta yaşayan Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Özgecan Aslan’ın öldürülmesi ile ilgili bir araya gelerek basın açıklaması yaptılar.
Samandağ Belediyesi Kadın Danışma Merkezi üyeleri ortak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdiler;
Gün geçmiyor ki kadına yönelik şiddet haberiyle uyanmayalım.Yine öğle bir gün ve yine okul dönüşü. Mersin’ den Tarsus’a evine giderken dolmuş şoförü tarafından tecavüze yeltenilen Özgecan direnince vahşice katlediliyor; Dolmuş şoförü, babası ve bir arkadaşlarıyla kolları kesiliyor ve vahşice yakılıp dereye atılıyor. Bu nasıl bir vahşet, bu nasıl bir barbarlık!
Her kadının ayrı bir hikayesi, her kadının ne yazık ki ayrı bir dramı var.Biz kadınlar yaşı,eğitimi,mesleği,ekonomik durumu,sosyal statüsü ne olursa olsun hep güvercin tedirginliğinde yaşamak zorunda bırakılıyoruz.Üniversite öğrencisi güzelim Özgecan’da kimbilir dolmuşta tek başına kız çocuğu olarak,ne kadar tedirgin olmuş,ne kadar korkmuştur.korkularını,tedirginliğini unutmak için neler yapmıştır?Dolmuştaki kan izlerinden de anlaşıldığı kadarıyla üç vahşi insanla da ne kadar da boğuşmuştur.
Daha anne karnında başlayan toplumsal cinsiyet ayrımcılığı,hayatımız boyunca peşimizi bırakmıyor.
Erkek egemen yapı ailede başlıyor,eğitimde devam ediyor,sonra Hukuk, tarih yazımı ve benzeri alanlarda da bütün ağırlığıya hayatımızın her aşamasında bu ayrımcılığa maruz kalıyoruz.Günlük yaşamda şiddetin her her biçimiyle karşılaşıyor,en uç aşaması olan kadın cinayetleri de hiç peşimizi bırakmıyor.
AKP hükümeti politikalarıyla neoliberal ekonomik sistem ve muhafazakar yaşam biçimini dayatıyor ve muhafazakarlık arttıkça kadına yönelik şiddet te artıyor.AKP iktidarında kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artması hiç rastlantı değil.Tamamen bu muhafazakar politikaların ürünü.
Hükümet kadın cinayetlerine karşın hiçbir önlem almamaya devam etmesi, Hükümetin kadın dostu olamayan politika ve uygulamalarını bırakması gerekiyor.Bu haykırışları,bu can yakmaları,bu yürek dağlamalarını AKP henüz duymadı, duymak istemedi. Kadın şiddete maruz kaldığında “Koruma kararları verilirken bazı mahkemeler hâlâ delil aramakta, karar aynı gün verilmemektedir. Koruma kararı verilmesiyle kararın saldırgana tebliği arasında uzun süreler geçmekte ve bu sürede zarfında gerçekleşen şiddet yasal yaptırımla karşılaşmamaktadır.Yargılama, şiddetin önlenmesi amacını sağlamaktan uzak olduğu gibi, yavaştır ve etkin değildir. Kolluk başvurularında bazı görevliler koruma kararının gerekmediği konusunda mağduru iknaya çalışmakta ve mağdura ‘koruma kararı istemiyorum’ biçiminde evrak imzalatılmaktadır.” Bu şekilde nice kadınlarımız bile bile ölüme gönderildi. Bu bağnaz,kadını hakir gören, Kadını fıtratından dolayı ikincil gören zihniyet acilen değişmelidir.
Bütün bu cinayetlerde ‘Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyerek kadınların erkeklerin mülkü olduğu propagandasını yıllardır topluma pompalayanların büyük sorumluluğu var. Seçime üç ay kala Meclis’te kurulan Kadına Yönelik Şiddet Komisyonu, kurulduğu günden beri; ‘Kadın mahallenin namusudur’, ‘Kreş eken huzurevi biçer’, ‘Kadınlara hak verilmemeli’, ‘Kadın ve mücadele kelimeleri yan yana kullanılmamalı’, ‘Evlenilecek kadınlar itaatkârlık eğitiminden geçirilerek ehliyetlendirilmeli’ gibi söylemlerle kadınlara karşı düşmanlığı kışkırtan, her biri ayrımcılık ve psikolojik şiddet propaganda mekanizması olarak çalışıyor.
Bu olayda da görüldüğü gibi ‘tecavüze tahrik eden kadın cezalandırılsın’, ‘kadın tecavüz çocuğunu doğursun’ gibi söylemlerle erkekleri kışkırtan, tecavüzü sıradanlaştıran, kadınları hizaya çekip erkekleri onların üzerine salan devlet bu olayda birinci derecede sorumludur. Bütün bu tecavüz ve cinayetler münferit değil, sistematiktir. Tecavüz ve cinayet de politiktir, Bu olayı basit bir kutuplaştırılmış Türkiye kavgası olarak değil, eşitsizlikler üzerine kurulu bir dünya görüşüyle ideolojik mücadele olarak görmek gerekir.”
Dün Berna, Güldünya, Özge ,Ayşe ve daha niceleri…..Bugün Özgecan. Dileriz bu son olur ve bu kadına yönelik vahşet biter. Kadına yönelik şiddet son buluncaya kadar biz kadınlar bu işlerin takipçisi olacağız.Bir daha Özgecan’ın yaşadığı vahşet yaşanmasın diye..
Disk genel iş sendikası Samandağ temsilcilği, iş ve meslek sahibi kadınlar derneği, kadın emeği derneği ve tüm dostlarımıza teşekkür ediyorum.