featured

Suriyelilerin hakları ve kalış süreleri nasıl düzenleniyor?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

METIN ÇORABATIR*8 Kasım 2014, Cumartesi

22 Ekim’de yayınlanan “Geçici Koruma Yönetme-liği”nin (GKY) uluslararası hukuk ve getirdiği pratik çözümler açısından değerlendirildiği bu yazının bugünkü ikinci ve son bölümünde Suriyeli mültecilerin özellikle kalış süreleri ve haklar ile hizmetlere erişim konuları ele alınacak.

GKY’nin tartışılabilecek noktalarından birisi, zaman sınırlaması getirmemesidir. Bu konudaki uluslararası normlar, ilke olarak geçici korumanın baştan bir zaman sınırlaması olmasını öngörüyor. Aynı normlarda tolere edilebilecek maksimum süre ise 5 yıl. Zaten en az 25.000 kişinin içinde bulunduğu ve 5 yıldan daha fazla uzayan mülteci durumları BMMYK’nın Yürütme Kurulu kararlarında sürekliliğe dönüşen durumlar (protracted) olarak tanımlanıyor. GKY ise herhangi bir süre kısıtlaması öngörmüyor. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Profesör Dr. Nuray Ekşi, bununla beraber yönetmeliğin 9. maddesinde, Bakanlar Kurulu’na geçici koruma kararı alma yetkisi verilmiş olmasını ve 10. maddesinde Bakanlar Kurulu kararında geçici koruma süresinin belirtilebileceğinin ifade edildiğini hatırlatıyor.

Suriyeli mültecilerin kitle halinde Türkiye’ye gelişlerinde başa çıkılamayan durumlardan birisi kayıtların yapılması idi. Maalesef bugün resmi ifadelere göre 1,5 milyon mültecinin yüzde 30’a yakın bir bölümünün kayıtları yapılamamış durumda. Bu eksikliğin giderilmesi için yoğun çaba sarf edilmekle beraber, kayıt dışılık, koruma sorunlarının yanı sıra hizmetlere ve yardıma erişim, yardım için planlama yapma gibi konularda ciddi sıkıntılar yaratıyor. GKY, ülkeye girişlerde uygulanacak işlemler çerçevesinde kayıt ve belgeleme işlemleri için ciddi önlemler ve mekanizmalar içeriyor. Geçici Koruma Kimlik Belgesi sağlanması, önemli adımlardan birini oluşturuyor. Kayıt alınmasındaki eksiklik göz önünde bulundurulduğunda, GKY’nin bu konuda ciddi önlemler ve mekanizmalar içermesi, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması bakımından gözetilen hassasiyeti ortaya koyuyor.

Uluslararası normlar, geçici korumadan yararlanacak kişilerin seyahat özgürlüğünün kısıtlanamayacağını vurguluyor. Oysa GKY’nin 23. maddesi, geçici koruma altındaki kişilerin “Geçici Barınma Merkezleri” adı altındaki mülteci kamplarında barındırılmalarını esas alıyor. GKY’nin 24. maddesi, kamu düzeni, kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından bir sakınca görülmemesi durumunda, geçici korunanların, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nce belirlenen illerde kalmalarına izin verilebileceğini belirtiyor. Bu, mevcut sığınma sisteminde geleneksel olarak tüm sığınma talep eden ve BMMYK tarafından mülteci olduğuna kanaat getirilenlerin bir üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar tabi oldukları “uydu kentlerde” zorunlu ikamet sisteminin, kentlerde yaşayan 1,3 milyon Suriyeli için de getirileceği anlamını taşıyor. Ancak bu, hem hâlihazırda Suriyelilerin neredeyse 81 vilayete dağılmış olmaları hem de seyahat özgürlüğü ilkesi açısından problemli bir kural olarak görülüyor.

Ayrıca yine söz konusu hak kısıtlamasının yönetmelikle yapılmış olmasından dolayı Anayasa’nın 16. maddesindeki “kanun” vurgusuna aykırılıktan söz etmek mümkün. Yönetmeliğin 8 (3). maddesi ise bu bağlamda açıkça hukuka aykırılık gösteriyor. İdari gözetim kararı dahi olmadan bireyin seyahat özgürlüğü hakkının kısıtlanması hukuki açıdan önemli bir sorun teşkil ediyor.

Suriyeli mültecilerin önümüzdeki yıllarda da ülkelerine geri dönmelerine elverişli bir durumun oluşmayacağı yaygın bir kanaat. Bu nedenle GKY’den en büyük beklenti, bu insanların Türk toplumuna uyumlarını kolaylaştırıcı hükümler içermesiydi. GKY bazı ilkeler ortaya koymakla beraber, beklentilerin aksine kapsamlı bir bütünleşme-uyum mekanizması kurmuyor. GKY’nin “Geçici Korunanlara Sağlanacak Hizmetler” başlığı altındaki 6. bölümünde yer alan maddeleri, sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim, sosyal yardım, tercümanlık hizmetleri, gümrük işlemleri gibi hizmet alanlarını düzenliyor. Ancak düzenlemeler ilgili bakanlıkların önerecekleri adımlara bırakılıyor. Örneğin, en önemli konulardan birisi olan iş piyasasına erişimin usul ve esasları, 29. maddeye göre İçişleri Bakanlığı’nın görüşü alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek.

Aynı maddeye göre geçici koruma kimlik belgesine sahip olanlar Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek sektörlerde, iş kollarında ve coğrafi alanlarda (il, ilçe veya köylerde) çalışma izni alabilmek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurabilecekler. Çalışma hakkının izne tabi tutulmasının, halen kayıt dışı çalışan yüz binlerce Suriyeli mülteci için ne kadar pratik bir çözüm olacağını zaman gösterecek. Yabancıların Türkiye’de çalışma şartlarından birinin de yerli istihdama öncelik verilmesi olduğunu hatırlatan Ekşi’ye göre Suriyeliler, yerli istihdama öncelik verilmesi şartının kapsamı dışında tutulmuştur.

Öte yandan bazı hukukçular, örneğin Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Neva Öztürk, uyum açısından aslında YUKK’un 96. maddesinin de geçici koruma kapsamında olanlar bakımından etki doğurabileceğini düşünüyorlar. Çünkü 96. madde, YUKK bağlamında uygulanacak ortak bir hüküm niteliği taşıyor. Ancak aynı gözlemciler, bu hükmün idareye oldukça geniş bir takdir yetkisi bıraktığını ve aslında pratik açıdan etkin bir uygulamaya müsait olmadığını da kaydediyorlar.

Uluslararası normlar ve örnek belgeler, geçici korumanın sona ermesini takip edecek bir gönüllü geri dönüş uygulamasında menşe ülkesindeki koşulların güvenli ve insan onuruna yakışır bir dönüşe uygun olup olmadığının tespitinde BMMYK ve diğer uluslararası ilgili kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliğini öngörüyor. GKY’nin 42. maddesi, gönüllü geri dönüş çalışmalarında, ilgili ülke makamları, uluslararası kuruluşlar ve STK’larla işbirliğini Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün inisiyatifine bırakıyor. 46. madde, uluslararası kuruluşlarla, uluslararası anlaşma niteliği taşımayan protokoller yapılabileceğini belirtiyor.

GKY, özel ihtiyaç sahipleri, aile birleşimi, kişisel veriler, gizlilik ilkesi gibi alanlarda iyileştirici düzenlemeler içeriyor.

Sonuç

Uzun süredir beklenen GKY, birçok gözlemciye göre, beklenen ve uyum paketlerini içeren bir nitelik taşımıyor. Uluslararası korumaya yönelik bazı iyileştirmeler içermesine karşılık hem uluslararası normlara uygunluk konusunda eksiklikler içeriyor. Ayrıca 1,5 milyon Suriyelinin en az birkaç yıl daha Türkiye’de kalacağı hesap edildiğinde GKY, onların yardıma muhtaç kişiler olmaktan çıkartılıp ekonomiye katkıda bulunan ve kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek kişiler haline dönüştürmeye elverişli düzenlemeler getirmiyor. Bunun yanı sıra yazımızın ilk kısmında belirttiğimiz üzere yönetmelikte geçici korunanların sınır dışı işlemlerinde 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ndaki hangi hükümlerin esas alınacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Oysa Ekşi, özellikle dilencilik yapan veya yasa dışı işlere karışan Suriyeliler ile ilgili olarak dönem dönem sınır dışı istemlerinin dile getirilmekte olduğunu hatırlatıyor.

Bununla beraber, Ekşi’ye göre, GKY’nin kapsamının geniş tutulması; GKY’nin kapsamına sadece kara sınırlarına değil karasularına gelenlerin de alınması (md. 17); asker olamayan silahlı unsurlar ile ülkesinin silahlı kuvvetlerinin mensubu olup da askeri hizmetini tek taraflı bırakanların da geçici koruma kapsamına dahil edilmesi; geri gönderme yasağı ilkesinin (non-refoulement) geçici korunanlara uygulanmasının kabul edilmesi; bazı şartlarla da olsa geçici korunanların, geçici barınma merkezleri dışında belirli illerde kalmalarına izin verilmesi önemli birer adım teşkil etmektedir.

*İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Suriyelilerin hakları ve kalış süreleri nasıl düzenleniyor?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir