Yazı: Mehmet ÇARDAK/E. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi
Türkiye’de şu anda bir belirsizlik süreci yaşanıyor. Çok da vakit kaybetmeden bu belirsizlik sürecini bir uzlaşı sürecine dönüştürmek gerekiyor. Çünkü Türkiye epey bir süredir sermayeden yiyor. Şu ana kadar 1,5 yıldan fazla bir süredir devam eden seçim ortamının getirdiği riskler tolere edilmiştir ama daha fazla zaman kaybetme lüksümüz de yoktur.
Türkiye’de ekonomi son 3-4 yıldır patinaj yapıyor. Büyüme kritik seviyededir. Cari açık ekonomi bu kadar durgun olduğu halde ciddi risk işareti veriyor. Dış ticarette durum parlak değildir. Toplumda geleceğe güvensizliği ortaya koyan önemli göstergelerden biri olan döviz hesaplarındaki artıştır. Özetle şu andaki ekonomik parametreler bir an evvel siyaset odaklı süreçten çıkıp ekonomiye odaklanmayı gerektiriyor. Sermaye çuvalına artık güvenilmiyor.
Zaman telafisi en zor olan sermaye kaybıdır. O çuvalda sadece para yok: geleceğe güven var, kredi birikimi var, geçmişteki tüm kazanımlar var, genç nüfusun dinamiği var! Bütün bunları göz önüne alıp uzlaşarak Türkiye’nin yeni hikâyesini yazmak gerekiyor.
Türkiye acilen koalisyonunu bekliyor! Millet, Türkiye’nin yeniden yazılacak hikâyesinin kahramanlarını merak ediyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli o kadar zarif bir adam ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saygısından iktidara bile gelemiyor, muhalefette kalmak istiyor…
BOŞANMAK İÇİN EVLENİLMEZ!
Türkiye’nin hafızasında hep kötü koalisyon deneyimleri vardır. Ama ne bugünkü Türkiye o günkü Türkiye ne de dünya o günkü dünyadır. Geçmişte kalan 70, 80, 90’lı yıllardaki koalisyonlar hep büyük krizlerin ardından gelmiştir. O zaman kurulan ortaklıklar daha işin başında zarar tartışmaları ile boğuşmak zorunda kalmıştır.
Ama bugün eğer bir koalisyon kurulacaksa geçmişteki kazanımların getirdiği avantajlarla bir icraat koalisyonu olacaktır. Kârın yeni yatırımlara aktarılması şeklinde bir şirket ortaklığı gibi olacaktır.
Böylesi pozitif bir ortamda olacak bir koalisyon bir başarı hikâyesine kolaylıkla dönüşebilir. Bu koalisyon, kararlardaki fren ve gaz mekanizması açısından en iyi model de olabilir. O yüzden kısa süreli bir koalisyon yerine bir dahaki seçimlere kadar sürecek bir ortaklık kurulmalıdır.
Hatırlatmakta fayda var: siyasi partiler boşanmak için evlenmezler! Türkiye’yi iyi yönetmek için evlenirler. Toplumsal uzlaşma için önemli bir fırsat heba edilmemelidir. Her ortak bu kârdan katkısı nispetinde faydalanabilir.
KOALİSYONDA KIVAM ÖNEMLİDİR…
Seçim sonrası süreç şu ana kadar iyi yönetilmiştir. Hükümeti kurma görevinin geç verildiği şeklindeki eleştirilere katılmak mümkün değildir. Bu konuda siyasi partilere gerekli sabır ve toleransın gösterilmesi gerekiyor.
Türkiye’de uzun zamandır koalisyon yapılmamıştır. Bence koalisyonda en uygun kıvamına gelme sürecine ihtiyaç vardır.
Türkiye 2013’ün son çeyreğinden bu yana bir seçim atmosferi içinde sıkışıp kalmıştır. Bu ortam Türkiye’nin bütün enerjisini ve heyecanını tüketmektedir. Elbette seçimler demokrasinin gereğidir, olmasın diyemeyiz. Ama Türkiye’nin biran evvel seçim atmosferinden çıkması gerekmektedir. Koalisyon arayışlarının ve görüşmelerinin yapılmakta olduğu şu günlerde sürekli olarak seçim tehdidi savurmak, vatana ihanetle eşdeğerdir.
Ayrıca koalisyon toplumsal uzlaşı için de büyük bir fırsattır. Türkiye büyük kararlarda durmuştur. Örneğin G-20 Türkiye için tarihi bir fırsattır, daha iyi değerlendirilmelidir. Ancak G-20 gibi önemli bir dönem başkanlığının seçim yılına denk gelmesi büyük bir talihsizliktir. Türkiye şu anda hem ev taşımakta hem düğün yapmaktadır. Oysaki düğünde gelen misafirlere daha özenli olmak lazımdır. Ama düğün sahibi şu anda ev taşımakla meşguldür.
Türkiye’nin bu G-20 sürecini çok daha değerli kullanması gerekiyor. Çünkü bu her ülkeye nasip olan bir fırsat değildir. O yüzden uzlaşı her şey için lazımdır. Uzlaşı yalnızca G-20 için değil; çağdaş hukuk devleti düzeninin, demokrasinin, adaletin ve barışın gelmesi için de lazımdır. Bu yüzden de Türkiye’nin hikâyesinin yeniden yazılması gerekiyor.
Dikkat! Türkiye hep dönüyor dolaşıyor, uzlaşıya geliyor!
