“ Beynimizde hipotalamus adı verilen bir bölge varmış. Vücut sıcaklığımızın kontrolünden bu bölge sorumlu imiş. Hipotalamus vücut sıcaklığımızda herhangi bir değişiklik olduğunda bunu fark eder ve sıcaklığımızı “normal” değerler arasında tutmak üzere gerekli uyarıları vücudumuzun ilgili bölümlerine iletirmiş. Örneğin, vücut sıcaklığımız arttığında terlememizi ve derimize yakın bölgelerdeki kan damarlarımızın genişlemesini sağlayacak uyarılar iletirmiş. Vücut sıcaklığımız düştüğünde de titrememizi ve kan damarlarımızın daralmasını sağlayacak uyarılar gönderirmiş. Bu şekilde vücut sıcaklığımızı normal değerler arasında tutarmış. Ancak hasta olduğumuzda durum biraz farklı imiş.” Şeklinde yaptığım araştırmalardan çıkardığım sonuç bu şekilde, vücut ısısının düzenlendiğidir. Bu düzenlemenin veya insanoğlunu yaratan ALLAH’U Teala sistemi böyle kurmuş. Burada bize düşen sadece bu kurulan sisteme yardımcı olmaktır. Oda yapacağımız şey: Daha düzenli beslenmek, spor yapmak ve stresten kurtulmanın yollarını bulmak şeklinde sıralanabilirmiş.
Düzenli beslenme: Vücudun kan değerlerini düzene koyarak hücrelerde enerjiye dönüşmesine neden olacağından insan ısısının düzenlenmesinde en büyük etken olur. Böylece vücut ısısı depolanır. Depolanan ısı böylece kullanmaya hazır hale gelir. Bu da düzenli beslenme, sağlıklı beslenme ile olur.
Spor yapmak: Ne kadar hareket halinde olursak o oranda az üşürüz. Soğuk havalarda ısı kaybı hızlı yaşanır. Üstümüze giydiğimiz kıyafetler, ısı kaybını sadece yavaşlatır. Nefes alıp verme ile de nem ve ısı kaybı devam eder. Çok sıkı giyinsek bile nefes alıp verme ile bir süre sonra mutlaka üşümeye başlarız.
Stresten kurtulmak: Toronto Üniversitesinde görevli psikologların yaptığı iki araştırma, kendilerini dışlanmış hisseden kişilerin, bir odayı, herhangi bir dışlanma hissi olmayanlara kıyasla daha soğuk bulduğunu gösterdiği sonucuna gelmişledir. Burada insanları dışlamadığımızı sezdirirsek stresten de kurtarmış oluruz.
Bu haftaki yazımı gördüğünüz gibi üşüme üzerine, niçin üşürüz? Sorusunun cevabını arama ile başladım. Araştırarak sonucu kısaca yazmaya çalıştım.
Niçin bu konuyu ele aldım. Çünkü “ Suriye’den gelenler derhal gönderilmelidir.” Sloganları son zamanlarda sıkça duyulmaya başlandı. Onun için bu konuyu araştırarak yazma gereği duydum. Bu slogana çok basit bir cevap vermek gerekirse: Bu insanların üzerine bombalar yağdığı, köyleri ateşe verildiği, ırz ve namusları tehlikeye düştüğü, aç ve sefil kaldıkları için yerlerini yuvalarını, bırakarak bizim ülkemizde rahat ve huzur bulacakları, bizim insanlarımızı kendilerine yakın, düşündükleri için gelmişlerdir. Bu insanların buraya gelme şartları düzelirse zaten evlerine yerlerine gider yaşantılarını oralarda sürerler. Diyorum. Onun için şu anda misafir olarak Ülkemize gelen 800-bir milyona yakın misafirimizin şu kış şartlarında üşüme şartlarını ortadan kaldırmak lazım geldiğini hatırlatmak için kaleme aldım. Onun için de insan niçin üşür? Diyerek söze başladım.
Sonuç olarak: Sobası yanan. Sıcak bir yuva. Karnını doyuracağı bir yer. En önemlisi ise dışlanmadığını, kendisine karşı sorumluluk duyanların olduğunu, kısaca ekmeğini kendileri ile bölüşen insanların olduğunu gören, hisseden bir ortamın oluşması üşümelerini bir nebze sağlayacaktır kanaatlerimle.
HAYAD ve onun çalışanlarına, kendilerini bu gelen insanların derdini kendi derdi imiş gibi gören, büyük yürekli merhametli insanları kutlarım. Seçimlerde kendini göstermek için, konvoylara katılan insanların, bu konvoylar için, bir günlük benzin parasını bu Suriyeli muhacirler üşümesin, aç açıkta kalmasın diye, kurulmuş olan, hizmet eden kuruluşumuza vererek bu insanlarımızın üşümelerinin engellenmesi dileğimle hoşça kalın sağlıklı kalın diyorum.
