featured

Kaymakam Uygur’un 10 yıl önce yazdığı Sarıkamış Şehitleri metni

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çocukluğum Çoruh vadisinde geçti, on iki yaşına kadar dünyayı bu vadiden ibaret sanırdım. Köyümüz bir dağ eteğinde, Anadolu’nun diğer köylerinden farksızdı. Yoksulluk ve gurbet köyün kimliğini oluşturuyordu. Modern hayata ait, elektrik, telefon ve günümüz de evlerimizin vazgeçilmezi televizyon yoktu. Küçük bir radyomuz vardı. TRT’ nin arkası yarın kuşağında hikâyeler dinlemek en büyük tutkumuzdu.

İbrahim Sadri’nin şiirindeki gibi: “Kışın köyümüze kar yağardı, İstanbul’a yağdığı gibi yağmazdı. Garip Anadolu’ya, yağdı mı? Hakkını verirdi. Sabah kalktığımızda kar yüzünden evin kapısı bile zorla açılırdı. İstanbul’daki gibi sobalarımızda kömür yanmazdı, kışları tezek yakardık…”Kasım ayında ilk kar düşer ta Mayıs ayına kadar kar yağışı sürerdi. Yağan kar köyümüzün yüksek dağ zirvelerinde, Haziran sonuna kadar, sanki Anadolu’da huzurun simgesi benim dercesine kalırdı.

Hatırlarımda, kar yağışına en çok sevinen biz çocuklardık. Daha ilk kar yağmadan kızaklarımızı hazırlardık. Yöremize özgü kızaklar vardı. Yurdumuzun dört bir yanını gezdim, köyümüzdeki kızaklardan hiç görmedim. Akşamdan yağan kar sabah erken saatte, zor bir gününde başlayacağını haberdar ederdi. Ekonomisi hayvancılığa dayalı yüksek dağ köyleri için, kış biraz daha ağır şartlarda geçerdi. Oysa biz çocuklar için kar özgürlüktü, kızak; bisikleti olmayan bizler için kar bisikletiydi, bir oyuncak arabası dahi olmayan bizlerin kar arabasıydı. Yine hatırlarımda üzerimizdeki elbiselerimiz buz tutardı, ama bizler üşümezdik. Kar demek, kış demektir. Kış gelince bizim oralarda yollar kapanır, şehirle bağlantımız kesilirdi. Gerek köy içinde gerekse köyümüzün diğer köyler ve ilçe ile olan bağlantı yolları, bazen insan gücüyle açılırdı.

Kar ile ilgili oyunlarımız olurdu. Kışları kartopu savaşları vazgeçilmezimizdi. İlkokuldan sonra okumak için köyden ayrılmak zorunda kaldım. O gün bugün en çok köyümün karlı günlerini hatırlar ve özlerim. Ortaokulda iken Matematik öğretmenim Karslı idi. Bir gün Sarıkamış’ı bilir misiniz ? diye bir soru sordu. Sonra kendi cevaplamıştı. 90 bin vatan evladının kara talihini anlattı. Hem de tek kurşun bile atmadan! 22 Aralık 1914 de zaferlerle dolu tarihimize ‘Sarıkamış Faciası’’ olarak geçecek olan hareket başlar. 90 bin vatan evladı Allahuekber dağlarına kardelenler gibi yaslanırlar.

Rus Kurmay Başkanı’nın anılarında “Allahuekber Dağlarındaki Türk müfrezesini esir alamadım. Bizden çok evvel Allahlarına teslim olmuşlardı.” dediği Mehmetçikler 1914 Aralık ayından beri Anadolu’ya düşen her bir kar tanesiyle birlikte tekrar bu toprakları kutsuyorlar. Sarıkamış bende karın temsil ettiği çocukluğumun imgelerini ortadan kaldırdı. Sanki 90 bin vatan evladına sebep olan kardı.

Ayaklarında doğru dürüst giyecek bir şeyleri yok, üzerlerindeki giysileri mevsim şartlarıyla uyumsuz, tek kelimeyle intihar diyebileceğimiz bir hareket emri ve sonunda kefen yerine karlara sarılarak soğuktan donarak şehadete varan Mehmetler. Annelerinin sütü gibi ak, ancak yazgıları kadar kara bir kar’a kurban oldular. Arap çöllerine rahmet olup yağdılar, döndüler Allahuekber Dağları’na buzdan heykeller olup Ruslara kafa tuttular.

Aralık 2007, 93 yıl geçti büyük felaketin üstünden. Ancak felaketler bitmedi Anadolu’da. Dünya üzerinde hiçbir coğrafya parçası yok ki Anadolu kadar ihanete uğramış olsun. Son 30 yıldır yeni bir ihanet. Güneydoğu da görev yaptım. Orda kışlar bile başkadır. Kar oralara da yağar, önce Gabar’a, Cudi’ye, Nemrut’a, Şeytan Dağları’na düşer. Dağlarda inlerinde yaşayan bölücü örgüt üyeleri için kar olumsuzluk teşkil eder. Serbest hareket edemezler. Genelde kış uykusuna yatarlar. Orda şunu öğrendim. Zor coğrafyada vatani görevini yapan Mehmetçik’ler kışın gelmesiyle birlikte, hain pusular ve kahpe mayınlarla terör yapanların zorunlu ateş kestikleri bu döneme-kış dönemi-‘’Beyaz Barış’’ geldi diyorlar. Kar çocukluk devremde benim için bir eğlenceydi. Oysa Kar yüz yılın başında Sarıkamış’ ta Beyaz Ölümdü,  yüz yılın sonunda Güney Doğuda Beyaz Barış.

Pencerem den baktığımda dışarıda kar yağıyordu. Allahuekber Dağlarına ise her biri bir melek eşliğinde kar taneleri çoktan düşmüştü. Bu yazı vesilesiyle tüm Şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kaymakam Uygur’un 10 yıl önce yazdığı Sarıkamış Şehitleri metni

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir