Kırıkhan’da ilk tanıdığım dostlardandı Tüfekçi Reşit amca. Zaman zaman ziyaretine gider sohbet eder, neşesi yerindeyse bir de Kürtçe türkü söylerdi. Suriye’den, Sınırdan, kaçaktan konuşurduk. Ortak tanıdıklarımız vardı. Antepli, Adanalı, Elazığlı.
Eskiden Ortadoğu ülkelerine küçükbaş hayvan götürülür, yasal olmayan yollardan sınır geçilir, binlerce koyun Halep kırsalına kadar götürülürmüş. Bu konuda da Reşit amca en güvenilir insan. Bir tane Tomson’u var. Ama hiç kullanmamış. Tozdan, silahtan ve diğer kaçak mallardan hep uzak durmuş.
Sonra Tövbe etmiş. Yasal olmayan hiçbir işe bulaşmamış. Küçük bir Kahveci dükkanı açmış. Reşit Amca’yı orada ilk tanıyan, sonra da bana tanıtan rahmetli eşim Nuriye Köse olmuştu. 1972 den günümüze onun orta çekilmiş kahvesini içiyoruz. Kim içtiyse de kahvenin o muhteşem kokusuna bayılır ve tiryakisi olur.
Bir gün kendisini ziyaret ettiğimde uzun uzun oturup “eski” zamanlardan konuşurken Ğazal Türküsünü söyletirdim. O iyi bir anlatıcı, Kürtçe deyimiyle dengbej idi.
Oğlu Mehmet ve Doğan’ı bir kardeş olarak gördüm hep. İçimden Reşit Amca ile ilgili olan her şeyi kendime yakın hissettim.
O iyi bir İnsan, iyi bir esnaf, iyi bir komşu, iyi bir Müslüman. İnançlı, imanlı bir “kul”. Terazisi düzgün, ustalığı ve sözü geçerli bir “Kahveciydi.”
Oğullarının da babalarının yolunda olacağına inanıyorum.
Reşit amca biz hakkımızı “helal” ettik. İnşallah hesap günü de sen Allah’ın o sonsuz rahmet ve şafaatinden faydalananlardan olur, cennette devam edersin yaşamaya. Cennet mekanın olsun benim özü sözü bir Reşit Amcam.
Vasi Köse