Hatay Milletvekili ve Dışişleri Komisyon Üyesi Dr.Mehmet Ali EDİBOĞLU Suudilerin Yemen’e yaptığı “Kararlılık Fırtınası” operasyonunun iç yüzünü açıklamaya yönelik analiz yayınladı.
Hatay Milletvekili Dış İşleri Komisyon üyesi Mehmet Ali EDİBOĞLU’nın yayınladığı analiz şu şekilde;
Son günlerde, Yemen’deki Şii Husi tehdidine karşı Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin Yemen Operasyonu dünya gündemini işgal ediyor.
Yemen’de Suudi Arabistan’ın öncülüğünde 10 Arap ülkesinin katılımıyla düzenlenen hava operasyonunda Husi Ensarullah Hareketi ve devrik lider Ali Abdullah Salih’e bağlı askeri üsler 26 Mart’tan bu yana hava saldırılarıyla bombalanıyor.
Koalisyon bu zamana kadar 1300’e yakın hava saldırısı düzenlendi. Ardından Mısır ve Pakistan, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Yemen’de Husi Ensarullah hareketine karşı başlatılan Kararlılık Fırtınası (Asifet el Hazm) operasyonunda yer alacağı bildirildi. Ayrıca bu operasyonla birlikte bir Birleşik Arap Gücü kurulması da gündeme geldi. Bu görev gücünün Arap ülkelerinde oluşabilecek güvenlik tehditlerine karşı hızlı bir askeri güç kullanımı olduğu belirtilmekte…
Ancak işler istendiği gibi yürümedi. TBMM’de reddedilen Irak tezkeresi gibi, geçtiğimiz hafta Pakistan Parlamentosu da Yemen’e yönelik yapılacak kara operasyonuna Pakistan askerlerinin katılmasını reddetti. Ve bu operasyon sonuçları bakımından daha başında büyük bir yara aldı.
Öte yandan, Pakistan parlamentosu kararı üzerine Körfez Ülkeleri ve Suudi Arabistan; Pakistan’a ekonomik ve mali yardımları kesme tehdidinde bulundu.
Bu gelişmeler yaşanırken, Husi Ensarullah Hareketi ve kendisi de bir Zeydi (Şii’liğin bir kolu) olan devrik lider Ali Abdullah Salih’e bağlı Yemen Ordusu Koalisyon saldırılarına karşı büyük bir direnç gösteriyor. Artık savaş Suudi sınırları içinde de sürüyor. Geçtiğimiz hafta S.Arabistan-Yemen sınırındaki Suud Munara askeri üssüne Husi savaşçılarını destekleyen 4000 aşiret savaşçısının girdiği haberleri geldi. Şimdiden S.Arabistan ne yapacağını bilemez bir halde, bataklığa saplanmış bekliyor. İsrail’den medet umuyor ve İsrail savaş uçaklarının da operasyona destek haberleri geliyor. Öte yandan Husi’lerle el altından görüşmeler yürütüyor, “Hava Operasyonlarına” destek olacak bir “Kara Operasyonu” konusunda ise kimsenin netleşmiş bir planı yok.
Ayrıca Türkiye’nin ve Batı’nın, Koalisyona destek açıklamaları yanında, Rusya ve İran’ın sert tepkileri operasyonun hedefine ulaşacağı yönündeki beklentileri boşa çıkarıyor.
Bu yaşanan çatışmalardan bölgedeki ve Suudi Arabistan içindeki yerel aşiretlerin memnun olmadığı, savaş bütçesinden ve petrol fiyatlarının düşüşünden memnun kalmadıkları yönünde yaptıkları açıklamalar basına yansıyor. Bu tepkiler üzerine, Suudilerin petrol fiyatlarını yeniden yükselttiklerini ve bunun bir tesadüf olmadığı da ifade ediliyor.
Öte yandan Yemen’de Husi’ler güvenle ilerleyerek, güneydekiler de dahil olmak üzere yeni bölgeleri ele geçiriyor. Husi’ler Yemen’in en önemli iki limanı olan Aden ve Hudeyde de dahil olmak üzere ülkenin bütün büyük şehirlerini doğrudan kendi kontrolünde tutuyor. Bu durum, olası bir Deniz Çıkarması operasyonununa karşı Koalisyon güçlerini oldukça zorlayacak. Çünkü, Suudi Arabistan ve Koalisyon güçlerinin istediği; Devrik Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin görev yapacağı ve geçici bir Başkent ilan edeceği güvenli bir bölge… Ancak gelişmeler Suudi’lerin istediği güvenli bir bölge meydana getirme olanağını ortadan kaldırıyor.
Bir önemli nokta da; bu operasyonun sonucu olarak, Yemen’deki çatışma yeni bir boyuta girmeye ve sınırlarının ötesine geçmeye başladı. Suudi Munara askeri üssünün Husi yanlısı kabilelerin işgali yanında, S.Arabistan; kendi sınırları içinde Şii’lerin yoğun olarak yaşadığı Katif bölgesinde de zorluklar yaşıyor. Suud’lar geçtiğimiz hafta, Şii nüfusunun Husi’lerle dayanışma amacıyla kitlesel gösteriler düzenleme ihtimaline karşı Katif’te bir operasyon düzenledi. Bu operasyonda ona yakın Şii ve birkaç güvenlik görevlisi öldü.
Sonuç olarak her zaman söylediğimiz gibi, bölgemizde tüm bu yaşanan olaylardan herkes özellikle Suudi Yönetimi ders çıkarılmalı, bölgedeki sorunların çözümünde hiçbir halk kesimi dışlanmadan, karşılıklı güven ve saygı çerçevesinde, mezhepsel öncelikler bir kenara atılmalıdır.
Bölge ülkeleri, sorun ve çekişmelerini kendi dinamikleri çerçevesinde çözüme ulaştırma çabalarını arttırmalıdır. Bütün tarafların üzerinde uzlaşacağı geniş tabanlı bir mekanizma devreye sokulmalıdır.
En kısa zamanda ise, BM kararları temelinde Yemen’de barışçıl müzakerelere dönülmesi önemli ve daha fazla kan akmaması için gereklidir.