featured

Hoyrat Eller

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Binlerce yıllık tarihiyle Anadolu, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerden, kendine değer verenleri bağrına basmış, bir anne şefkatiyle korumuş ve kollamıştır. Aksine davrananları ise safra gibi bünyesinden atarak tarihin karanlık çöplüğüne gömmüştür. Bugün bunlardan hiçbir eser kalmadığı gibi varlıklarından kimse haberdar bile değildir.

Hatay’ımız da, Anadolu’nun bir parçası olmasından dolayı  aynı özellikleri taşımaktadır. Her köşesi Cenabı Allah’ın bahşettiği güzelliklerle dolu olan ilimiz, ne yazık ki ona layık olmayan idareciler tarafından yönetilmekte, hoyratça verilen emirlerle, sözde hizmet getirme bahanesi ile tahribata uğramaktadır. Böyle giderse, korkarım ki  bu hoyratça kullanım sebebiyle tarih bizleri de affetmeyerek  o karanlık çöplüğün başköşesinde hepimize yer ayıracaktır.

Enerji koridoru adı altında alınan kararlarla, yapılması düşünülen enerji santralleri dolayısıyla Dörtyol, Payas ve İskenderun bölgesi çok yakın zamanda nefes alınamaz duruma gelip, o güzelim sahil ve plajları kullanılamaz olacaktır.

Amanoslar’ın  eteğindeki İskenderun’un yeşil örtüsünü güve gibi kemirip parçalayan, uzaktan bakınca Amanoslar’ın bağrında birer yara gibi duran taş ocaklarının faaliyetlerini sürdürmesine izin veren zihniyetin, ilahi adalete nasıl hesap verebileceğini aklıma bile getirmek istemiyorum.

Dünyanın hiçbir yerinde tarım alanlarının yerleşime açılmasına izin verilmezken bizde bunun tam tersi yapılır. Yılda üç mahsul alınabilen verimli tarım alanlarından, önce devletimiz marifetiyle duble yol geçirilir, sonra da yolun iki yakasına mantar biter gibi fabrika, imalathane, ev, işyeri ve petrol istasyonları dizilir. Elbette ki, bir memlekete yol da, fabrika da, işyeri de gerekir. Yapılmalıdır da… Ancak bunların hiç biri “Ben yaptım oldu” zihniyetiyle olmaz. O bölgede yaşayan kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, mimarlar, mühendisler, doğa bilimcileri; velhasıl ilgili ilgisiz herkesin fikri alınarak yatırımlar yapılmalı, yapılan yanlış uygulamaların da hemen önüne geçilmelidir.

Bütün uyarılara rağmen, hangi mantık ve hangi hesapla bilinmez, Amik Ovası’nın göl yatağına güzel bir havalimanı yapıldı. Yılların süzgecinden geçip gelen “Göl yatağı susuz kalmaz” atasözüne rağmen inatla yapılıp bitirildi. Yaz ayları çok çabuk geçti; kış gelip de yağmurlar başlayınca bizim güzelim havalimanımız uçakların değil de ördeklerin inip kalkıp, yüzebileceği göl haline geldi. Yetkililerde bir telaştır başladı; “Ne yapalım da havalimanını kurtaralım?” dediler. Hemen yetkili makamlar harekete geçti. “Amanoslar ne güne duruyor? Bir hançer de güneyden biz saplayalım, malzeme alıp gölü dolduralım. Bu arada belki Akdeniz’e de ulaşır, gölün suyunu açılacak olan gedikten oraya dökeriz. Hem havalimanı kurtulmuş olur, hem de göl… Biz de alnımızın akıyla bu işten kurtulmuş oluruz.” diye teselli aradılar.

Yok efendiler yok; bu işler böyle kolay değil. Yaptığınız tahribatların hesabını mutlaka vereceksiniz. Bu gün olmazsa yarın, yarın olmazsa mahşerde mutlaka hesaba çekilip tarihin sizi bekleyen çöplüğünde yerlerinizi alacaksınız.

NOT: Sayfa komşum değerli gazeteci arkadaşım Vasi KÖSE’nin muhterem eşleri Nuriye KÖSE Hanımefendinin vefatı dolayısıyla acılarını paylaşır merhumeye Allah’tan rahmet dilerim.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hoyrat Eller

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 3 Haziran 2013, 11:40

    Teşekkür ederim. Biz yönümüzü belirleyelim de gerisi vijdan sahibi yöneticilere kalmıştır.

    Cevapla
  2. 3 Haziran 2013, 10:20

    Hocam tebrik ediyorum dikkate alan çıkar mı ?

    Cevapla