featured

Milletin Vekillerine Duyuru

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ÖĞRETMEN YETİŞTİRME OKULLARI AÇILMALI

Bilindiği gibi öğretmenlik bir meslektir. O halde her meslek erbabı gibi gerekli formasyonu almayan fertler öğretmen olamaz; olmamalıdırlar. Nasıl ki doktorlar tıbbiyede, mühendisler kendi fakültelerinde eğitimlerini ve ilgili formasyonlarını almadan mesleklerini icra edemiyorlarsa; öğretmenler de, öğretmen yetiştiren, kendi meslek dallarıyla ilgili okullarda okumazlarsa, öğretmenlik formasyonunu almazlarsa öğretmenlik yapamazlar.

Öğretmenlik öyle bir meslektir ki; diğer mesleklere göre artıları vardır. Yalnızca öğretmez öğretmen; öğretilen bilgiyi alan birey, bu bilgiyi davranışa da dönüştürür. Öğrenilen bilgi davranışa dönüşmemişse zaten eğitim alınamamış demektir. Bu nedenle “Öğretmen öğrencisini hamur gibi yoğurur.” denir ya…

Öğretmenlik, “Peygamber mesleği” olarak anılır. Çünkü sabır, bilgi, sevgi, kabiliyet ve daha nice özellikler gerekir ki; öğretmen hakkı ile mesleğini yapabilsin. İşte öğretmenlik mesleğinin artıları da bunlardır.

Bu özelliklerin büyük çoğunluğu öğretmen yetiştiren okullarda verilir. Bugün için Eğitim Fakülteleri öğretmen yetiştiren kurumlardır. Bu kurumlar, bir üniversitenin bünyesindedirler. Fakülte yönetimi nasıl müfredat yapmışsa, hazırlanan müfredatın uygulamasını kim veya kimlerin ders olarak okutmasını istemişse, o gelen öğretim görevlisi “Bildiği kadar” bu dersi verebilir. Fakülteler, konumları gereği “Ne verdi, neyi verdi, iyi mi kötü mü verdi, doğru mu yanlış mı verdi?” gibi sorulara cevap aramaz.  Zaten onlara göre çok da önemli değildir. Sonuçta “Sadece bir öğretmen olacak” gözüyle bakılır kabaca.

Bu yazımı okuyup da bana gönül koyacak olan öğretim görevlileri ve yetkililere sesleniyorum:

2003 yılından bu yana değiştirilen programlara göre, değiştirilen sistemlere göre, öğretmen yetiştiren fakülteler kendilerini yenilemişler midir?  Hazırladıkları programları, bu yeniliklere uydurarak güncellemişler midir? Güncellemiş bile olsalar, bu dersleri veren öğretim görevlileri değişmiş ya da kendilerini yenilemişler midir? Hayır! Değişmemiş; hatta kendisini yeni sisteme göre yetiştirmemiştir. 30-40 yıl önceki küflenmiş bilgilerle zamanı geçirmenin telaşı içindedirler. Mezun etmiş oldukları öğrencilerin performansına göre genel denetime ya da değerlendirmeye tabi olmadıklarından, fakülte idaresi ile iyi ilişkilerde bulunarak göreve devam ederler.

İddia ediyorum; bu okullarda okuyan öğretmen adaylarına yeni müfredatın öğretimi diye bir ders yoktur. Matematiğin öğretimini bilemeyen bir öğretmen konuları nasıl öğretir? Siz ne kadar güzel program, sistem veya ders korsanız koyun; bunu öğrenciye verecek öğretmen olmazsa, getirdiğiniz program, sistem veya dersin hiçbir anlamı kalmaz.

Onun için diyorum ki; 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun Madde 44 – (Değişik: 16/6/1983 – 2842/12 md.)’ de yazılan “Öğretmenlik formasyonu veren ve öğretmen yetiştiren Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim yüksekokulları, Yükseköğretim Kurulu’nun görüşü alınarak, Bakanlar Kurulu kararı ile kurulabilirler.) şeklindeki kanun maddesinin bir an önce yürürlüğe girmesi için gereği yapılmalıdır.

Gereği için de Sayın Milletin vekillerini bu konuda göreve davet ediyorum. En kısa zamanda bu konu ilgili yerlerle görüşülüp, önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren Eğitim fakültelerine öğrenci alınmamalıdır. Bunun yerine Öğretmen liseleri 1 – 4 sınıf arası yetiştirilecek şekilde düzenlenmeli, ayrıca 5 – 9. Sınıflar ve 10 – 13. Sınıflarda ders verecek öğretmenlerin yetiştirilmeleri için fakülteleri ile yeniden sistem programları düzenlenerek görevleri ve yetiştirme esas ve usulleri belirlenmelidir.

Çünkü; Artık okullarda sadece temel dersler verilmiyor. Sayısı 17’yi bulan seçmeli derslerin verilmesi de gerekiyor. Buralarda seçmeli dersleri okutacak öğretmenler de yetiştirilmeli.

Sonuç olarak:   Öğretmen yetiştirme ve eğitimi Genel Müdürlüğünün 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin Kanunun 16’ncı maddesinde belirtilen 4 görevinden birisi olan öğretmen ile ilgili “Öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarıyla gerekli koordinasyon ve iş birliğini sağlamak.” görevini ne kadar yapıyor bilemiyorum.  Sıra “Geleceğimiz dediğimiz evlatlarımızı yetiştirecek olan öğretmenlerimizi yetiştiren kurumlarımızı yeniden düzenlemeye gelmiştir” diyorum.

Sözlerimden kimse gocunmasın isterim. Bu geleceğimizin meselesidir. Vatan ve millet meselesidir. Maksadım kimseyi aşağılamak değildir.

Bu gerçeği yazmak durumunda idim..

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Milletin Vekillerine Duyuru

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 17 Mayıs 2013, 12:50

    Yazı çok güzel ama bence biraz hafifi olmuş.

    Cevapla
  2. 16 Mayıs 2013, 16:42

    Değerli Hoca’m! Kıdemli bir Öğretmen’in kaleminden ancak bu kadar güzel bir yazı çıkardı, ellerinize sağlık.
    Bilihdiği üzere, bir milletin gelişmesinde, ilerlemesinde ve muassır medeniyetler içerisinde yerini almasında eğitim olmazsa olmaz şartlardandır. Çünkü insan bu dünyaya ilimle mükelleşmek için gelmiştir.
    Büyük Atatürk eğitimin önemini en yüksek seviyede kavrayan bir Türk olarak, Türk milletinin de okumasını istemiş ve bu alanda çok ciddi çalışmalar yapmıştır. “En mühim ve feyizli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu suretle olur.” demek suretiyle eğitime verdiği değeri vurgulamıştır.
    Vekillerimiz istifade ederler inşallah! Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur. Yeter ki istensin. Yeter ki Cumhuriyetçi ve milliyetçi ideal bir gençlik yetiştirilmek istensin!
    Sevgi ve saygılarımla…

    Cevapla