Diyabet tedavisinde günümüzde tedavi yaklaşımı “yaşam şekli değişikliğini” ön plana çıkarmaktadır. Yani kan şekerini düzenleyici/düşürücü tedavilerden daha önce alınacak önlemler ve yaşam şeklindeki çeşitli değişiklikler gerek hastalığın ilerlemesi ve gerekse de komplikasyonların azaltılmasında son derece kritik bir öneme sahiptir. Bir kere ilaç tedavisi başlandığında artık bunun geri dönüşü yoktur zira diyabet ilerleyici bir hastalıktır. Yüksek kan şekerlerinin kontrolü önce bir ilaçla sağlanmaya çalışılır zamanla bunu ikinci ve üçüncü ilaçların eklenmesi takip eder. Hastaların büyük çoğunluğunda tedavi insülinle devam eder. Bu süreç genelde 10 yılı bulur ancak farklı hastalarda farklı senaryolar da izlenebilir.
Başta da bahsettiğimiz gibi yaşam şekli değişikliği gerek diyabetin ortaya çıkması aşamasında ve gerekse de tedavinin devamında son derece önemlidir. Peki nedir bu yaşam şekli değişikliği ?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki genetik yatkınlık diyabet gelişimindeki en temel mekanizmalardan biridir. Dolayısıyla bu şekilde risk altında olanlar bir an önce “yaşam felsefelerini” değiştirmelidirler. Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, aldıkları kalori miktarının azaltılması, düzenli egzersiz, sigara ve alkolün bırakılması diye sıralayabiliriz….
Aşağıdaki risklerden biri yada birkaçı sizde bulunuyorsa İç Hastalıkları hekiminize başvurmanızı öneririz.
-Yaşınız 40 ın üstündeyse
-Vücut-kitle indeksiniz yüksekse; yani boyunuzu, kilonuzun karesine böldüğünüzde sonuç 25 in üzerinde çıkarsa
-Birinci derecedeki yakınlarınızda diyabet bulunursa
-Bel çevreniz kalınsa (erkeklerde 80 cm den, kadınlarda 94cm den büyük olursa)
-Hareketsiz bir yaşantınız varsa
-Sebze ve meyve tüketiminiz azsa
