featured

Yürüyüşçüler bu hafta Karlısu’da

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Halk Oyunları Ekibi gösterisinden sonra gerçekleştirdiğimiz ilk yürüşümüz. Belki de gösterinin tatlı yorgunluğunu yeni yeni atıyorduk üzerimizden. Ayrıca bahar mevsimi bitmeden son yürüyüşümüzü gerçekleştirdik.

Karlısu Beldesi’ne daha önce de birkaç kez gelme fırsatımız olmuştu ancak buradaki deneyimlerimizi ilk kez paylaşıyoruz. Otuz kişilik bugünkü ekibimiz bugün hiç de küçümsenmeyecek bir sayıda. Sanıyorum bölgenin doğal güzelliğinin de etkisi yok değil. 5 Haziran Pazar saat 08.30’da hareket ederek, eğlenceli geçen yaklaşık elli dakikalık otobüs yolculuğundan sonra, Antakya’nın yeni otogarının hemen yanından sağa dönüp yaklaşık dört kilometre Amanoslar’a doğru gittikten sonra Karlısu Kasabası’na ulaştık.

Antakya şehir merkezine yaklaşık yedi kilometre uzaklıkta olan ve kuzey batı yönünde olan belde, 3.500 civarındaki nüfusu ile doğal güzellikleri yönünden bir çok övgüyü haketmiş durumda. Sık çam ormanı ile kaplı olan Keseciktepe’nin hemen eteklerinde kurulu beldede, sanki cennetin bir bölümü sunulan ve aynı isim ile anılan bir de gölet bulunuyor.

Eşsiz manzaranın ve şehir stresinden uzaklaşarak huzurunu yaşayabileceğimiz ender yerlerden bir tanesi Karlısu. Bu özellikleri sayesinde beldede sağlı sollu bir çok piknik ve çay bahçesi mekanları mevcut. Beldenin önemli geçim kaynaklarından olan bu mekanlar gerçekten görülmeye değer kalitede olduğu hemen farkediliyor. Özellikle bahar mevsiminde ve haftasonu kalabalık oluyor. Havasının güzelliğinin yanında doğası da insanı cezbediyor. Yani yolu Hatay’a düşen bir kişinin görmeden gitmemesi gereken güzellikte şirin bir kasaba. İşte bu ön bilgilerle Hatay’ın eşsiz köşelerinden bir tanesi olan Karlısu Beldesi’ni  keşfetmek üzere gittik. Beldede hayvancılık ve tarımın yanında seracılık yapıldığını da öğrendik.

Bir tek kuş sütü eksik olan kahvaltımız yüzünden yürüyüşümüzün gecikti itiraf etmeliyim. Sürk, zeytin salata, biberli ekmek, zahter salata, ıspanaklı börek, tereyağlı bal, kızarmış peynir, attün (zeytin), sahanda yumurta… Daha ne olsun ?

Yürüyüşümüz saat oniki gibi kahvaltı sonrası tırmanış ile başladı. Kahvaltının güzelliğinden sanırım açıkçası biraz oyalandık. Ormanlık toprak yoldan yürüdükçe ve oksijeni ciğerlerimize çektikçe mutluluğumuz artarak devam ediyordu. Dağın bir bölümündeki Kesecik Köyü sapağına geldiğimizde parkurumuzun üç kilometrelik kısmını tamamlamış bulunuyorduk. Sağımızda dere ve nispeten düz yolda ilerlerken biraz nefeslenme imkanı bulduk. Karşımızda; alabildiğine yeşil ve beldenin enfes görüntüsü, derenin şırıltısının verdiği huzur, tüm ihtişamı ile bizi karşılayan çınar ağaçları…

Dağın eteklerinde yer yer yayla evleri adeta bizi izler gibiydi. Dere kenarına indiğimizde ayaklarımızı su ile dinlendirmeden gitmek olmaz diye düşündük. Sesinde huzuru bulduğumuz derede zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Elimizi yüzümüzü yıkayıp serinledikten sonra dere boyunca ovaya doğru inmeye başladık. Amacımız dere yatağı boyunca ilerleyip parkurumuzu tamamlamak ve konakladığımız yere ulaşmaktı. Ancak derenin bir bölümünde küçük bir şelale olduğunu öğrendik.

Sağlı sollu sık ağaçlık olan dereboyunu geçerken bile baharın kokusunu içimize çekmeyi ihmal etmedik. Dere güzergahı kenardan ilerleyen toprak yola yöneldiğimizde parkurumuzun tırmanış bölümü yerini düzlüğe bıraktı. Meyve bahçelerini ve yer yer sebze yetiştirilen tarlaları geçtik. Artık Karlısu tekrar görünmeye başladı. Yayla evleri sakinleri ile selamlaşarak geçerken bambaşka bir dünyada olduğumu düşündüm…

Parkuru tamamladığımızda yaklaşık on kilometreyi devirmiş olduk. Yürüyüşlerimizin doyumsuzluğu, ekibimizin dinamizmi ve keşfetmenin mutluluğunu anlatmak için cümleler aciz kalmaktadır…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yürüyüşçüler bu hafta Karlısu’da

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir