3- 4 yıl önceydi. Akevler Mahallesinde Suriyelilere ait bir merkeze vakit buldukça uğrardım. Kamışlı’dan bir grup rejim karşıtı bir yer açmışlar. Suriye ile ilgili merak ettiklerimizi sorardık. Arkadaşlıklar kurduk. Samimiyet ilerledikçe daha sık görmeye başladık birbirimizi.
Laf lafı açtı. “Önümüz ramazan, çevredekilerin hassasiyetlerine dikkat etmenizi öneririm” dedim.
Yardımlarla geçinen insanları itip- çekecek çok sayıda kendini bilmez insan olduğundan bahsettim. Merkezin sorumlusu “merak etmeyin biz hep oruçluyuz” demez mi?
Çay- kahve içtiğimiz bir mekanın sahiplerinin açlık çektiklerini öğrenmek içimi burktu. Kendimi çok kötü hissettim.
Ali Koyuncu kardeşime emin olmak için tekrar sordum “bu adam aç olduklarını mı söylüyor?”
Cevap
Evet
En büyük ağabeyim Mehmet’i ve çocuklarını aradım. Ardından küçük ağabeyim Cemal’i ve kız kardeşim Fatma’ya durumu bildirdim.
O gün yaklaşık 500 lira toplandı. Bir o kadar da gıda malzemesi.
Bismillah dedik ve başladık.
Ali Koyuncu biran bile yalnız bırakmadı beni.
Denizli’den Mehmet Ali ve arkadaşları sahne aldılar ve her zaman en ciddi yardımı onlardan gördük. Sonra Kırıkhan HAYAD girdi devreye.
Protestan Kilisesi de çok ciddi yardımlarda bulundu.
Derken İstanbul’dan Seyfullah- Figen -Mehmet
Ankara’dan Özlem- Bican- Arda- Buket
Kayseri’den İsmail Safa
Yurtdışından Veysi- Nilgün- Fatma
Antakya’dan Necmettin- Şemsettin
Kırıkhan’dan Samet
Liste uzayıp gidiyor dostlar. Soyadlarını yazmadım kimsenin.
Bazıları gerçekten istemiyorlar.
Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek…
İyiler- duyarsız ve kötülerden daha fazla
Açım diyeni boş çevirmedik.
Hastanın ilacını aldık.
Para hiç bitmedi.
İşte böyle dostlar bizim hikayemiz.
İyi insanlar olmasa bu dünyada yaşamak neredeyse imkansız olurdu
Hayırlı ramazanlar diliyorum.