featured

Eğitim Yönetimi Bilimi

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ben, son aylarda okullarımızda yöneticilerle ilgili tasarrufları, eğitime yakışmayan ve olmaması gerekli yaklaşımları irdeleyip anlatmaya gerek duymuyorum. Ben bu yazımda EĞİTİM- YÖNETİMİNİN nasıl olması gerektiğini, ne olduğunu yazmaya çalışmak istiyorum.

Bu gün dünyada en karlı yatırım alanı olarak görülen EĞİTİM insana yapıldığı için devamlı önem kazanmaktadır. Eğitim sisteminde yatırım alanı olarak düşünülen, eğitim planlanması, program geliştirme, rehberlik, eğitim teknolojisini geliştirme gibi görevler bu alanlarda uzmanlaşmış kişiler tarafından yapılmadıkça ve her düzeydeki eğitim kurumlarındaki yönetim ve denetim kadroları bu görevlerin gerektirdiği, yeterli bilgi, beceri, yetenek ve kişiliğe sahip olanlarla doldurulmadıkça toplumun geleceğine umutla bakmak iyimserlik olur.

Öyleyse; Eğitim politikalarının, eğitim planlarının, öğretim programlarının oluşturulduğu, bütün eğitim sistemini şu ya da bu biçimde etkileyen kararların alındığı ve atamaların yapıldığı merkez teşkilatından, şube müdüründen, müsteşara kadar bütün eğitim yöneticilerinin, taşrada eğitim müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerini dolduran eğitim kadrolarını dolduran uygulayıcıların her düzeydeki okul müdürlerinin, müdür yardımcılarının ve denetim elemanlarının atamalarında, görevin niteliğine ilişkin bazı şartların aranması lazımdır.

Eğitim yöneticisi adaylarının nasıl seçileceği, adaylarda aranacak niteliklerin neler olacağı bunların nelerin, nerelerde, kimler tarafından, nasıl ve ne kadar zamanda öğretileceği tespit edilmelidir.

Çünkü; Eğitim yönetimini öteki yönetimden ayıran özellikler eğitimin özelliğinden doğmaktadır. Eğitimin olduğu gibi, eğitim yönetiminin de en önemli konusu İNSANDIR. Eğitim yönetimi, insan ve insanların oluşturduğu toplumu her yönden geliştirip zenginleştirmeyi amaçlar. Bu nedenle,  eğitim yönetimi bilimi “ bir eğitim sistemini bütün olarak çözümleme ve birleştirme” amacına yönelik çalışmalar yapar. Bu çalışmalar eğitimin niteliklerini oluşturur. Bu niteliklerden bazıları;

– Eğitim doğrudan ya da dolaylı olarak insanlarla ilgili bir hizmettir. Eğitimin bu niteliği nedeniyle, eğitim teşkilatları bir işletme gibi savaşçı, didişken olamaz. Eğitim teşkilatı insanlar içindir. İnsanlara davranış kazanımlarını benimsetir. Verilen davranışlara göre davranmalarını sağlar. (  Bu niteliğinden ana-babalar ise çocuklarında gördükleri bazı değişikliklerden kuşkulanırlar. Bu eğitim- öğretimi ile öğrencilere verilen davranışlardan dolayı veliler arasında çatışmalara yol açabilir.)

– Eleştirici bir tutum geliştirmek genellikle eğitimin temel amacıdır. Bu amacın geliştirilmesi okuldan beklenir. Öte yandan, öğretmenler, ana-babalar ve yöneticiler eleştirirci düşüncenin yararı üzerine farklı görüşlere sahip olduklarından çoğu zaman, öğrencilerde eleştirici düşünce geliştirilince de, okul kurulu düzene karşı insanlar yetiştirmekle suçlanırlar.

– Eğitim teşkilatlarının ( Okulların )  başarılarını yeterli olarak değerlendirmeyi engelleyen etkenler vardır. Eğitim politikaları öylesine soyuttur ki başarı ölçütleri geliştirmekte kullanılamazlar. Örmeğin: Eğitim politikalarında sözü edilen “ iyi vatandaş) nedir? İyi öğretmen ölçütleri nelerdir? Başarılı öğrenci kimdir? Nasıl tespit edilir.?ı üniversite sınavlarında başarılı olan öğrenci başarılı. Bu öğrenciyi yetiştiren öğretmen iyi öğretmen olur. Bu başarılı, öğrenciyi yetiştiren öğretmen iyi vatandaş demenin eğitimde yeri yoktur. Çünkü: Davranış değişmeleri uzun yıllarda oluşur. Değerlendirilmeleri güçtür. İyi vatandaş olarak kabul ettiğimiz başarılı öğrenci yolsuzluk, hırsızlık, vatana ihanet edebiliyor çoğu zaman. O zaman ölçüt doğru değerlendiremiyor. Oysaki bir işletme teşkilatında değerlendirme yapmak böyle güç değildir. Değerlendirmede başka zamanlarda da değişme olmaz. Kısaca insanı eğitim açısından yaygın olan değerlendirmeler insanları genellikle yanılta biliyor.

– Eğitim, onu denetleyen güçlerin yapısı bakımından da öteki örgütlerden farklıdır. Çeşitli ilgi gruplarına bağlı olan ana-babaların değişik, çoğu zaman da çelişik beklentileri vardır. Bu yüzden eğitim yöneticileri değişik baskılar altında bulunurlar.

– Okul personeli genellikle mesleki öğrenim görmüştür. Pek çok öğretmen, yıl olarak, yönetici kadar eğitime sahiptir. Bu durum yöneticinin etkileme gücünü azaltır. Denetim alanını daraltır. Öğretmenler idareci arasında dikleşmeler olur. Böylece idareci yıpranır. Yaptığı çalışmaların boş olduğu görüşüne kapılarak çalışma hatta görev yapma isteği azalır. Bunu gören politikacı işte tam bu anda devreye girer…

– Eğitim kurumlarının yapısı ve örgütlenmesi özel dikkati gerektirir. Öteki teşkilatlardan, örneğin: Hastaneler, Bayındırlık,….. v.s. kurumlara benzemez. Çünkü: Eğitim teşkilatları ülke çapına yayılmış eğitim sisteminin bir parçasıdır.

Eğitim yönetimi bilimi bu özellikleri dikkate alarak, eğitim örgütlerini en verimli bir biçimde yönetilmesi için gerekli bilgileri sağlar. Bu amaçla kuramlar geliştirir. Yani.  Belirli bir konuda düşüncelerin, görüşlerin tümü “ İlkeler”  Bir kimsenin, grubun davranma biçimini belirleyen, titizlikle uyulması gereken kurallar bütünü, prensip “ kuramlar” Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem. “  yöntemler” oluşturur.

Yazımın başına döndüğümde: Yetiştirilmiş eğitimcilerin bize göre, yani Türkiye Cumhuriyetinin evlatlarının dünya devletlerinin üzerine çıkacak, eğitim sistemini hazırlayarak uygulaması gerekir. Uygularken Eğitim yönetiminde görev alacakların bu hazırlanacak programlara uygun yönetici öğretmen yetiştirip uygulamak gerekiyor. Yoksa ben kendi görüşüne uygun insanları eğitim kurumlarına getirmek için çıkarılan bir yasa ile hazırı almakla olmuyor.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Eğitim Yönetimi Bilimi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

  1. Yüreğine sağlık ismet abi…

    Cevapla