Özellikle son 50 yıldır batıdaki feminist hareketler kadını tanınmaz hale getirmiştir. Büyük aileyi dağıtmış (dede, nine, baba, anne), küçük ailesi ise gereksiz göstermeye gayreti içine girmiştir.
Kadını yalnız, sahipsiz bırakarak heran kullanabileceği bir meta haline getirdi. Yalnız yaşamayı teşvik edip boşanmayı kolaylaştırdılar. Kürtajı serbest bıraktılar. Tüm inançlarda ahlaksızlık, onursuzluk, ayıp, günah (zina)… sayılan değerleri ayaklar altına aldılar.
Tüm bunların altında kalan kadın, aile kuracak babada bulamadığından çocuk yapmaz hale geldi. Bundan dolayı Avrupa ve batının nüfusları azalmaya başladı.
Değerli hanımlara sesleniyorum; mutluluk saadet, geleceği olan güvenli yaşam ancak sıcak bir yuvada olur. Kafelerde, barlarda sabahlamak, erkeklerle gününü gün etmek kar değildir. Erkekler meydandaki kadından yararlanır arkasını döner gider. Hanım bacılar kendinizi kullandırmayın.
Şunu kesinlikle belirtmek isterim ki, kadını erkeğe, erkeği kadına cazip kılan gizemidir. Yıllar birbirini tanımayla geçer. Sonuçta sadece tanıdığını zannederek ömür biter. Bu kötü bir şey değildir, yaratıcı kadın – erkek beraber yaşasınlar diye böyle bir sistem kurmuştur.
Fransa’da kaldığım süre içerisinde yalnız yaşayan birçok erkekle evlilik üzerine konuşma fırsatım oldu. Niçin evlenmiyorsunuz dediğimde güvenip evleneceğim birini bulamıyorum cevabını aldım.
Sadece Fransa’da doğan çocukların %55’inin babası belli değil. Mutlu bir aile kurmayı beceremeyen Avrupa’da ruhsal bulanımlar, intiharlar ve uyuşturucu kullanımı had safhadadır.
Hanımlar hiçbir erkek başkalarıyla beraber olan hanımla evlenmek istemez. Lütfen yaratılıştaki temizliğinizi bozmalarına fırsat vermeyin. Bu yanlış yaşamanın dünyada bir hayrı olmadığı gibi ahirette de yeri yoktur. Saygılarımla
Güzel bir konu ve güzel bir anlatımla güzel bir yazı olmuş. Eline sağlık Mehmet bey.