featured

Kan Üzerinden Politika

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.”

Tamam, bu söz doğru;  ama o kadar da değil. Biz bu senaryoyu daha önce de görmüştük. Çok iyi hatırlıyorum; birinin adı Barzani, diğerinin Talabani…  O zaman Irak’la ilgili kırmızıçizgilerimiz vardı. Bu iki zat, Irak’ın kuzeyinde yaşarlardı. Zaman zaman sınırda onbaşılarımızla görüşür, ufak tefek yardımlar da alırlardı. Hatta bir ara birbirlerini boğazlıyorlardı da biz aralarını bulmuştuk. Sahi şimdi hatırladım. Bu zatların kimlikleri var mıydı, yok muydu bilmem; ama pasaportlarının olmadığını çok iyi biliyorum. Çünkü onlara, daha sonra yurt dışına çıkabilmeleri için, kırmızı pasaportu da biz vermiştik.

İşte o tarihlerde ne oldu, ne bitti bilemem. Kapalı kapılar arkasında bir şeyler görüşüldü. Amerikalara gidilip gelindi. Bir ara sınırdaki onbaşımızla randevu ile görüşebilen bu iki zat, o zamanki Cumhurbaşkanımızla, Başbakanımızla, randevusuz, nerdeyse önlerine kırmızı halılar serilerek karşılanmaya başlandılar. Ceplerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin vermiş olduğu kırmızı diplomat pasaportlarıyla, oval ofiste, ABD başkanlarıyla görüştüler.

Bir buçuk milyon Müslüman’ın ölümü, milyarlarca liralık yıkım ve tahribata mal olan (Yıkım ve ölümler hala devam etmektedir.) ABD’nin işgali ile devam eden Irak Baharı(!) ile bu ikilinin birisi Irak Cumhurbaşkanı, diğeri de Irak’ın kuzeyinde kurulan Özerk Yönetimin başına geçirildi. Şu anda merkezi hükümetle, mezhep ayrılığından dolayı aramız pekiyi değil; ama kuzeydeki yönetimle aramızdan su sızmıyor. Milyarlarca dolarlık sınır ticareti, müteahhitlerimize geniş iş sahası… Bir buçuk milyon Müslüman ölmüş; çok ta önemli değil. Nasıl olsa öldürenleri de dualarla memleketlerine uğurladık. Gelsin milyon dolarlar. Kan üzerinden politika yapmak başka nasıl olur acaba? Neyse biz konumuza dönelim.

Evet evet… Çok iyi hatırlıyorum. Bunların hepsi birebir oldu. Yazdıklarımda eksik var, fazla yoktur. Tamam, insan aklı unutmaya mahkûmdur; ama bakın, bazı şeyler unutulmuyor. Hele bazı şeylerin tıpa tıp benzerleri de yaşanınca, ister istemez insan hatırlıyor. Şimdi yukarıdaki hadiseleri hatırlatan, bu günkü olup bitenlere bir göz atarsak, inanıyorum ki bana hak vereceksiniz.

PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD’nin başkanı Salih Müslim var ya hani; Suriye sınırındaki Resülayn kasabasına PKK’nın paçavrasını asmışlardı da, İstanbul’daki önemli gizli görüşmesini yarıda kesip, o paçavrayı indirtip, kendi paçavrasını astırmıştı. Bizim yandaş medya da dış politika zaferi olarak kutlamıştı hani. İşte bu Salih Müslim de Barzani ve Talabani gibi bu aralar çok sık Türkiye ye gelip, gizli gizli görüşmeler yapıyor. Acaba diyorum; bu da Suriye’deki kanlı baharın neticesinde, Suriye’nin Kuzeyinde kurulması düşünülen Yönetimin başına mı getirilecek. Tek bir eksik var; o da Suriye’nin başına kim geçecek. Benim aklımda birisi var; ama şu anda pek mümkün görünmüyor. Çünkü zincirli!

Eğer bu Salih Müslim’le iyi pazarlık yapılır, iş biraz daha sıkı tutulursa; kaçak sınır ticaretimiz şimdiden tavan yaptı; harabeye dönen Suriye’de müteahhitlerimize de epey iş düşecek. Ama ABD’ye de son günlerde bir şeyler oldu. Yok Birleşmiş Milletler, yok kongreye danışma… İpe un sermeye başladılar. Hâlbuki dualarla uğurladığımız haçlı filosu, Doğu Akdeniz’de Müslüman kanına susamış bir şekilde hazır bekliyor. Harekâtı bir an önce başlatsa, sonrası gelsin milyon dolarlar. Müslüman kanı üzerinden rant sağlamak mı? Canım biz satmazsak başkası satacak, biz almazsak başkası alacak!

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kan Üzerinden Politika

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir