featured

Kambur Dedikleri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sayın Başbakanımızın: “Millet ne dediyse, biz onu yaptık ve yapıyoruz. Milletimiz için hayırlı olan neyse, biz onu yaptık ve bugün de onu yapıyoruz. Milletimizin talepleri, ihtiyaçları neyse, biz ona kulak verdik ve bugün de onun gereğini yapıyoruz. “ sözleri ile 18 konu başlıklı “Demokratikleşme paketini” açtı. Sözün sonunda da “Kamburlarımızdan kurtulmamız için, bunlar lazımdı” diyerek sözü bağladı. Ben bu 18 maddelik paketi unutulmasın diye yazıma alıyorum.

1-Milletvekili seçim sistemi değişecek. 2-Siyasi partilere hazine yardımı sınırı %3’e çekilecek. 3-Siyasi partilere eş genel başkanlık getirilecek. 4-Siyasi Partiler Kanunu’nun 11. maddesi değiştirilerek teröristlere de siyasi partilere üye olma imkanı verilecek. 5-Nefret suçlarına verilen cezalar artırılacak. 6-Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu kurulacak. 7-Yaşam tarzına saygı yasa ile güvence altına alınacak. 8-Türkçe Alfabe’de bulunmayan harflerin kullanılmasına verilen cezalar kaldırılacak, böylece özellikle Kürtçe’de kullanılan x, q, w gibi harflerin kullanılması serbest olacak.9-Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu değiştirilecek. 10-Özel okullarda anadilde eğitim serbest olacak. 11-Köy isimleri değiştirilebilecek, eskiden kullanılan Türkçe olmayan isimler iade dilebilecek.12-Nevşehir Üniversitesi’nin adı Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi olarak değiştirilecek. 13-Kişilerin özel bilgilerinin korunması sağlanacak. 14-Yardım Toplama kanunu değişecek. İsteyen her kurum yardım (fitre, zekat, kurbanderisi) toplayabilecek. 15-Kamu kuruluşlarında türban serbest olacak.16-İlkokullarda Andımız kaldırılacak. 17-Süryanilere arazileri iade edilecek. 18-Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulacak.

Bu pakette görüldüğü gibi bazı kesimlerin ağzına bal, bazı kesimlerin ağzına biber sürülerek sürece katmak istenmiş. Ben ucu çok derinlere giden birlik beraberliğin de ötesinde yok olma gibi bir sonucu kucaklayacak olacağı için, bu konunun da KAMBUR şekline görülmesini doğru bulmadığım için, okuyucularımla ( 4.16. ) maddelerle ilgili açıklamalarda bulunacağım.

4. Madde ile ilgili olarak; Mevcut Siyasi Partiler Kanunu, başlı başına demokrasiye engeldir. Bu kanunda çok sayıda antidemokratik hüküm mevcuttur. Mevcut Siyasi Partiler Kanunu’na göre genel başkanları normal yollarla değiştirmek mümkün değildir. Parti genel başkanı, hiçbir gerekçe göstermeden istediği il ve ilçe teşkilatını görevden alabilmekte, seçimle gelen insanların yerine hiç seçime girmemiş kişileri parti yöneticisi olarak atayabilmektedir. Milletvekili adayları ile belediye başkan adayları çoğunlukla genel başkan ve ekibi tarafından belirlenmektedir. Siyasi partilerin içyapılarında demokrasi işlemezken ülke genelinde demokrasinin varlığından söz etmek herhalde gerçekçi bir davranış olmayacaktır. Kısaca Siyasi Parti Kanununu ve seçim yasasını bu açıdan değiştirmek yerine, hazırdaki sistemden daha kötüsünü düşünerek teklif edilmesinin yanında, Partilere üye olmaları kolaylaştırmayı düşünmek, en büyük yanlışlıktır. Çünkü: Partiye üye olmaya hak kazanacak olan Abdullah Öcalan’da yattığı yerden Milletvekili seçilip TBMM’ne girmeye hak kazanmanın önü açılmış olacaktır. Şayet Öcalan’ın Milletvekili seçilmemiş olması AKP için Kambur ise diyeceğim bir şey yoktur.

16. Madde ile ilgili olarak; Kabaca EĞİTİM; Devletin kendi insanını, bizzat devletin bekası ve âli menfaatleri için hazırladığı müfredat programlarının, ilgili kurumlarca (Talim Terbiye Kurumu) hazırlanarak okullarda öğretmenlerce uygulanmasıdır. Bu uygulamanın sonunda; “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği eğitimi, verilmesi şarttır. Böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevî unsurlara sahip olmayan kişilere ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur. Geleceğimiz dediğimiz gençlerimizi bu açıdan bu anlayış içinde “Andımızı” okuma andın içindeki sözlerin anlamına uygun bir ruh halinde yetiştirme mecburiyetindeyiz. Andımız “KAMBUR” şeklinde görülmemelidir. Başındaki “Türküm” ve sonundaki “Ne Mutlu Türk’üm diyene” söyleminden rahatsız olanlara göre değil, Türkiye Cumhuriyetini İlelebet kalmasını sürdürecek çocuklarımızın bu olumlu davranışları kazandığı etkinlik olarak görmeliyiz. Dünyanın tüm devletlerinde, Gelişmiş geri kalmış hatta gelişmekte olan ülkelerindeki eğitim programlarında bu tür etkinlik ve davranış kazandırmaya zaman ayrılmaktadır. Bu konu çocukların soğukta karda kışta dışarıda söyleniyor söylemiyle geçiştirilmemelidir. Unutulmamalıdır ki; Başbakan’ın Dindar Gençliğine de bu ruh ve heyecan lazımdır. Geç olmadan bu karardan vazgeçilmeli, hatta daha etkin bir şekilde uygulamaya konmalıdır.

Demokrasinin yerleşmesine engel olan hususlardan birisi iktidarı ele geçiren siyasi partilerin bir dahaki seçimlerde iktidarda kalabilmek için devlet imkanlarını pervasızca seçim yatırımı olarak kullanmalarıdır.  Devlet gelirlerinin gerçekçilikten ve hakkaniyetten uzak bir şekilde salt oy almak amacıyla kullanılması seçmen tercihlerini belli oranlarda değiştirebilmektedirler. İnanın bunun yapıldığını gören gözlerimiz son paketle bu davranışı arartan uygulamalardır. Çünkü “Devlet gidiyorsa gerisi teferruattır.”  Hoşça kalın sağlıklı kalın.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kambur Dedikleri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir